Tam şuanda, okulların da kısa bir araya girmesiyle bütün izlenecek filmleri/animeleri, dinlenecek şarkıları, okunacak kitapları kafamda plana sokuyorum, fakat ondan önce... Şuan ne dinliyorum, ne okuyorum?
Şuan elimde olan ve okumaya devam ettiğim kitap Ye, Dua Et, Sev. Filmini izlemiş ve çok sevmiştim. Kesinlikle bir insanı optimist yapabilecek, dünyaya daha iyi bakmaya sağlayacak bir film. Hazır filmini de izlemişim diyip kitabını da almıştım aylar aylar önce, fakat yeni okuma fırsatı buldum. Kitabın anlatım düzeni, yazarın gezeceği 3 mekan o kadar mantıklı bir kurgu oluşturmuş ki çok sevdim. Karakter (aynı zamanda yazar) kendi benliğini bulmak için 3 ülkeyi seyahat etmeyi planlıyor ve bu 3 ülkeyi, 3 ayrı hikayeye ayırarak 36'şar bölümle anlatıyor. Ülkeler sırasıyla İtalya, Hindistan ve Endonezya. Ayrıca yazar bir yerde bu 3 ülkenin baş harflerinin (İngilizcede) I ile başlaması ve I'ın aynı zamanda 'ben' anlamına gelmesini 'kendini benliğini arama' ile müthiş bağdaştırmış.
Şuanda Liz'in İtalya seyahatindeyim, birkaç bölüm ile bitireceğim. Neler olacağını bilsem de, büyük merakla okuyorum. Yazarın anlatımı çok hoş ve altı çizilecek yerlere bile sahip. Filmi kadar sevdim bu kitabı, kısa zamanda bitirmeyi planlıyorum.
--
Kısa zamanda bir ton şarkı keşfetmeme rağmen, henüz bugün bulduğum şarkı Nick Cave & the Bad Seeds ft. PJ Harvey - Henry Lee şarkısını ÇOK sevdim.
Geçen yılın bahar ayında başlayıp bıraktığım Misfits'e şu sıralar yeniden döndüm ve ikinci sezonu yarıladım sayılır. Dizimagin azizliğine uğrayarak kaç gündür izlemek istediğim bölüm bir türlü dolmuyor, ben de bekleyemeyerek kapatıyorum.
Diziyi bitirmeden bir yorumda bulunmak istemiyorum aslında ama hakkında birkaç şeyler paylaşmak, yazmak istiyorum.
Diziye kısaca değinirsem, birkaç küçük suç ile kamu hizmetine kalmış 5 karakteri ele alıyor. İlk bakışta bu karakterler etrafında dönecek gençlik-drama tarzı bir dizi olacak gibi duruyor ama büyük bir fırtına yaşanması sonucuyla karakterlerin süper güçlere sahip olması dizi hakkında fikirlerimizi değiştiriyor. Sanırım dizinin en sevdiğim yerlerinden biri de bu; karakterlerin müthiş güçleri olsa da, -mesela görünmez olmak, akıl okumak, ölümsüz olmak- bunları dünyayı kurtarma amacıyla kullanmıyorlar. Hatta kendilerini o kadar salmışlar ki, zerre tınlamıyorlar. Herkes yine kendi aleminde, fakat tabiiki hepsi gençliğinin doruğunda, baharında, yerlerinde duramıyorlar ehehe.
Karakterler o kadar farklı tiplemelerde ki, insan ister istemez hoşlanıyor hepsinden.
Nathan
Nathan dizinin en kafa karakteri diyebilirim. Rahatlıkta sınır tanımıyor, tam bir işsiz ve aşırı eğlenceli. Arada sırada gördüğümüz ciddi ifadesi, ızdırap çeker gibi yüz ifadesini bile seviyorum bu çocuğun. Süper gücü ise ölümsüzlük.
Kelly
Kelly de yine dizinin en sevdiğim karakterlerinden. Aksanıyla oldukça meşhur ve kızı dinlerken acayip zevk alıyorum. Özellikle küfürleri aksanıyla yorumlaması falan oldukça komik. Süper gücü ise akıl okumak.
Alisha
Alisha dizinin süslüsü. İlk bölümlerde baya oynak bir şeydi, sonrasında kazandığı süper gücüyle geri çekildi, kendine geldi. Ayrıca diğer karakter olan Curtis ile sevgili. Süper gücü ise kendisine dokunan insanların ona karşı cinsel ilgi duyması.
Curtis
Curtis, eski sporcu ehehe. Hakkında pek bir fikrim yok açıkçası o kadar bölüme rağmen. Yüzücü atletleriyle ünlü... Alisha ile sevgili, süper gücü ise geçmişe dönebilmesi.
Simon
Simon, safım benim. Çok çok seviyorum bu karakteri, aynı şekilde oyuncusunu da. (Game of Thrones'ta Ramsay Snow'u oynayacağını düşündükçe çıldırıyorum -iyi anlamda-) Dizinin ilerleyen bölümlerinde hayli bir şaşırtıyor, hiç beklediğimiz biri çıkmıyor. Süper gücü ise görünmezlik.
Sonuç olarak diziyi hala bitiremesem de genel itibarıyla sevdim. Zaten çok fazla dizi izleyen birisi değilim, şuana dek ciddi ciddi götürdüğüm dört beş seri anca olmuştur. Misfits'i de bunların arasına kattığım için mutluluk duyuyorum. (uu resmiyiz) Farklı bir azgın teenage dizi izlemek isteyenler için önerim kessinlikle Misfits.
Dizinin müziklerini çok beğeniyorum ek olarak. Duygusal kısımlarda, eğlenceli kısımlarda, openingte gayet uygun şeyler kullanıyorlar. 2. sezonda Nathan ve kardeşi Jamie'nin birlikte terasta oturup konuştuğu bölümle çalan şarkı da favorim ayrıca. Dinlemek isteyenler için:
Ayrıca dizinin en güzel yerlerinden (çok gülüyorum):